Marka Hikayeleri Serisi: DISNEY
Marka Hikayeleri Serisi: DISNEY
Hikaye anlatımının pazarlamayla ne ilgisi olduğunu hiç merak ettiniz mi? Bir markayı satarken inanılmaz bir başarı elde etmek için, ilgi çekici bir hikaye anlatmanın anahtar olduğunu artık çoğumuz biliyoruz. Aslında hikaye anlatımı, bir şirketin pazarlama çabalarının merkezinde yer alıyor ve Disney bunu en iyi şekilde başaranlardan.
Yüzyılın başlarından beri küresel bir medya devi olan Disney, hikayenin marka tanınırlığını nasıl artırabileceğinin somut örneği olmayı başarıyor. Hikaye, sevilen filmlerden karakterlere, tatil köylerinden temalı otellere kadar Disney’in yaptığı her şeyin merkezinde yer aldı. Yani Disney, hikayesini markasının anahtarı olarak kullandı.
Bu yazımda da iş tarihinin en yenilikçi ve yaratıcı liderlerinden biri olan Walt Disney’e ışık tutmak istiyorum. Disney, bugün dünyanın en güçlülerinden biri olarak duran, tarihte diğerlerinden daha fazla Akademi Ödülü kazanan, sinematik bir sanat formu yaratan ve ayrıca yeni bir tür Amerikan tatil mekanı icat eden bir medya ve eğlence şirketi kurdu. Disney’in çalışmaları, her kıtadaki hayranlarını, aynı zamanda onun yumuşak duygusallığı ve inatçı iyimserliğini ve Amerikan tarihinin kendini iyi hissettiren yeniden yazımını içeriyor.
Walt Disney’in Rüya Markası Disney Nasıl Ortaya Çıktı?
Walt Disney’in ilk deneyimi ve uzmanlığı çizgi film yapmaktı. Tema parkı tasarımcısı, sosyal mimar veya inşaat mühendisi olarak eğitim görmemesine rağmen Disneyland’ı yarattı. Çünkü yaratıcı bir vizyoner, duygulu bir lider ve hayalperestti. Bu yüzden ekiplerini yeni eğlence biçimlerine doğru ilerlemeye zorladı ve bu süreçte daha önce hiç görülmemiş bir eğlence markası yarattı.
Disney’in vizyonu aynı zamanda insanları komik, zorlayıcı ve samimi şekillerde eğlendirerek mutlu eden fantastik dünyalar yaratma konusundaki kişisel arayışıydı. İzleyicilerin hikayelerinin dramatik sonuçlarına derin bir ilgi duyması için acıklı ve yürekli karakterler geliştirdi ve yıllarca süren çizgi film yapımından sonra, şirketinin ve ticari markasının ” The Premiere Storytelling Entertainer ” olarak tanınmasını istediğini anladı. Bunun doğrultusunda Disney Company yıllar içinde genişledi ve geliştikçe bu vizyonu asla gözden kaçırmadı.
Vizyon sahibi marka Walt Disney, Walt Disney Presents’ın çok yönlü eğlencesi markasını tanımlarken ne anlama geleceğini koruyarak ve yönlendirerek, şirketi ve tüm eğlence endüstrisi için zorlayıcı bir gelecek yarattı. Hikaye anlatma dehasını, hayallerini gerçekleştirmede kendisine katılmaları için, insanlara ilham vermek için kullandı.
Disney organizasyonu, hikaye anlatımı ve film yapımında daha fazla gerçekçilik, benzersiz bir sanatsal stil, hikaye tahtalarının icadı yoluyla hikaye anlatma ustalığı, animasyona yardımcı olarak stop motion fotoğrafçılığı elde etmek için, yeni animasyon tekniklerini içeren birçok yenilik yarattı. Bunlardan biri de Disney stüdyosu oldu.
Sanatsal kalite standartları ve animasyona bilimsel bir yaklaşım oluşturdu ve bu teknikleri öğretmek için yeni bir üniversite yarattı. Disney organizasyonu Technicolor’u icat etti. Böylece çizgi filmler renkli görülebilirdi ve sayısız harika hikayeler, karakterler icat edilebilirdi. Hepsinin ortak özelliği ise “insanları mutlu etme” olacaktı.
Dünyaya Açılan Yol: İlham Arayışı
Walt Disney Studios’unu kurduktan yaklaşık yirmi beş yıl sonra Disney, şirketi çeşitlendirmesi gerektiğini fark etti ve bu ilham arayışı onun tüm dünyaya açılmasına yardımcı oldu. Disneyland’ın kendisini yaratırken, büyük ölçüde Kopenhag’daki Tivoli Bahçeleri’nden esinlenmişti ve çalışmaları aracılığıyla yavaş yavaş amacının “yaşayan, sürekli değişen bir eğlence yaratmak” olduğunu anlamaya başladı. Daha sonra, II.Dünya Savaşı sırasında Güney Amerika iyi niyet turundayken, Disneyland’a benzer özellikli Karayip Korsanları, Orman Gezisi ve Tiki Odası gezileri ile kişisel hayranlığı ve hobisi için ilham kaynağı buldu.
Disney, uzun metrajlı bir karikatürün yönünü belirlemek için, bir teknik olarak hikaye tahtalarının kullanılmasına öncülük etti. İstediği tema parkının temel doğasını iletebileceği film şeridini kullanarak Disneyland’ın gelişimini tasarladı ve yönetti.
Disney’in olağanüstü dehasının arkasındaki önemli bir fikir de, Aralık 1966’da ölmeden birkaç gün önce ortaya çıktı. Hastane yatağından birkaç animatöre verdiği son iş tavsiyesi şuydu:
“ Hikayeyi anla. Hikaye en önemli şey. Hikayeye sahip olduğunuzda, diğer her şey yerine oturacaktır. ”
Sonuç olarak bu marka hikayesinden de yola çıkarak şu sonuca varabiliriz; Bir marka çoğu zaman önemli bir açıdan, tüketiciyi eğlendirmek, cezbetmek ve etkileşim kurmak için anlatılan bir hikayeden başka bir şey değildir.
