Bir markaya ilgi duyurmanın, markayı kendine yakın hissettirmenin ve markanın ürününü satın aldırabilmenin altında yatan gizli başarı, markanın hikayesidir. Her zaman insanlara ilginç gelen, çoğu zaman kendilerinden bir şeyler bulabildikleri hikayeler vardır. Hatta olmalıdır. Akılda kalan, iyi bir marka olmak için anlatılacak bir hikayeye ihtiyaç vardır. Çünkü müşteriler ile aranızda güçlü ve etkili bir bağ kurmak, hikayelerden geçer.
Yarattıkları hikayeler ile geçmişten günümüze bize örnek olan, ilgimizi çeken birçok marka var. Hepsinin birbirinden farklı, bazılarının gizemli, bazılarının eğlenceli, bazılarının komik olarak bizlere aktardığı hikayeleri hala dillerimizde. Durum böyle olunca da bu yazı serimizde Godiva ile başlayarak, her ay bir markanın hikayesine yer vermek istedik. Markaların hikayesine ilgi duyan, hikayeleri merak eden, ürünleri satın almadan, markayla arasında bağ kurmadan markanın hikayesini araştıran yani kısaca ürünü değil de öncesinde hikayeyi satın alan tüm okuyuculara, marka hikayeleri serisinde keyifli okumalar dilerim.
O zaman hazırsak Godiva markasının isminin nerden geldiğini ve hikayesini yakından inceleyelim.
Markaya İsmini Veren Lady Godiva’nın Hikayesi
11. yüzyılda İngiltere’nin Coventry kasabasında, o dönemin Lordu Lord Leofric, halkı ağır vergilerden sorumlu tutuyordu. Bunla da kalmıyor her geçen gün vergileri arttırıyordu. Halk Lord’un bu tutumu karşısında çok çaresiz bir haldeydi. Halkın bu çaresizliğini gören Lady Godiva ise her zaman halktan yana bir tutum sergiliyordu. Bu yüzden her zaman eşini vergileri indirmesi yönünde ikna etmeye çalışıyordu. Bu konuda sürekli Lord’a baskı yapan Lady Godiva’nın ısrarlarından, Lord Leofric artık rahatsız olmuş ve bıkmıştı. Bu yüzden bu ısrarların sonunda eşine, onun asla kabul etmeyeceğini düşündüğü bir teklif sundu.
Lady Godiva’ya at sırtında, tamamen çıplak bir şekilde sadece saçlarına sarınarak, Coventry sokaklarında dolaşması ve sonucunda halktan kimsenin Lady o şekildeyken ona bakmaması karşılığında, vergi yükünü azaltacağını söyledi. Lord Leofric’ e göre bu imkansızdı. Hem bu teklifi eşinin kabul etmeyeceğini düşünüyordu hem de etse bile o şekilde halkın karşısına çıktığında, kimsenin ona bakmayacak olması Lord’a inanılır gelmiyordu. Çünkü Lady Godiva herkes tarafından beğenilen, çok güzel ve alımlı bir kadındı.
Sonunda teklife verilen cevap hiç te Lord’un tahmin ettiği gibi sonuçlanmadı. Lady Godiva, Lord’un bu küçük düşürücü isteğini hiç düşünmeden kabul etti. Bu durumdan haberdar olan halk ise, Lady Godiva’nın at sırtında çıplak bir şekilde halkın önünden geçeceği gün asil bir davranış sergileyerek dükkânlarını kapatıp evlerinin perdelerini çekti ve bir kişi bile Lady’ye bakmadı. Bu hareketi Lady’nin cesur davranışı karşısında, onun onuruna saygı duyduklarından dolayı gerçekleştirdiler.
Lady’nin teklifi yerine getirmesi üzerine Lord eşine vermiş olduğu sözü tuttu ve vergileri indirdi. Bu sayede halk Lady’ye minnettar oldu. O günden ve o olaydan sonra ise Lady Godiva’nın cesareti, kararlılığı, saflığı birçok sanatçıya ilham kaynağı oldu. Kısacası Godiva hem sadakatin, hem başkaldırının, hem tutkunun, hem şefkatin hikayesi olmayı başardı.
Godiva’nın Doğuşu
Godiva bir çikolata atölyesi olarak, 1926’da Draps ailesi tarafından Belçika’nın Brüksel kentinde yer alan evlerin bodrum katında kuruldu. Ailenin 4 çocuğu, üretim, paketleme ve dağıtımda ailelerine yardımcı oluyorlardı. Markanın ve ailenin lüks alandaki tutkusu adına son derece zarif çikolatalar üretiyorlardı. Ve bu yüzden kurulduğundan bu yana dünyanın en bilinen, saygın çikolata markalarından olmayı başardılar. Yeni ürün geliştirme, lüks alanındaki tutkusu ve köklü çikolatacılık geçmişiyle, efsanevi bir marka oldular. Draps ailesinin 4 çocuğundan biri olan Joseph Draps, ebeveynlerinin trajik ölümünün sonrasında markayı tamamen günümüzdeki haline getirmek için çabaladı. Her zaman hayali olan o kaliteli, saygın, tutkulu ve benzersiz lezzetli çikolata hayalini gerçekleştirdi. Ve bunu o kadar başarılı bir şekilde gerçekleştirdi ki bir efsanenin adından ilham aldığı çikolatası, kendi efsanesini yazdı ve sahip olduğu saygınlığı hiç bitmeden bugünlere kadar ulaştı.
