Marka Hikayeleri Serisi: IKEA
Markanın arkasındaki fikir: Herkesin şık ve modern mobilyalara sahip olması gerektiğidir. Ya da en azından, onu bir araya getirmek isteyen herkesin.
Ikea, 1943 yılında 17 yaşındaki Ingvar Kamprad tarafından, İsveç’te ormanlarla çevrili bir yer olan Almhult’da kuruldu. Marka ismi kurucunun adı, soyadı, büyüdüğü çiftlik ve köyün baş harflerinden oluşan Ikea, ilk başlarda kalem, saat, cüzdan, resim çerçevesi satarak başlanılan bu girişim, sonraki yıllarda inanılmaz bir başarı hikayesine dönüştü.
Ikea’nın kurucusu Ingvar Kamprad, ilk işine 5 yaşında Stockholm’de toplu olarak ucuza aldığı ve Güney İsveç ormanlarındaki evinin çevresinde tek tek sattığı kibritlerle başladı. 10 yaşına geldiğinde, işi kalem ve çiçek tohumlarının yeniden satışını içeriyordu. 947’de, o zamanlar sadece küçük ev eşyaları satan ilk IKEA mağazasını açtıktan beş yıl sonra, Ingvar Kamprad yerel üreticiler tarafından yapılan mobilyaları satmaya başladı. Böylece posta siparişi kataloğunu en başından beri IKEA iş konseptinin bir parçası haline getirdi. Fakat birkaç yıl sonra, nakliye masraflarından tasarruf etmek amacıyla, düz bir şekilde paketlenebilmesi için ayakları bir masadan çıkardı. O hareketiyle aklında oluşan fikir ile o andan itibaren, mümkün olduğu kadar çok ürün artık Ikea’nın imzası haline gelen paketleme tarzında paketlenecekti. Aslında böylece, mobilya sektörünü moderniteye doğru yeniden şekillendirdi. Ikea, güzel ve dayanıklı parçaları malzeme maliyetinden biraz daha fazla satarak, bir tür iyi iç tasarımı İskandinav tarzıyla da demokratikleştirdi. En önemli olan ise Ikea’nın kendinden montajlı mobilyaların uygun fiyatından yararlanan müşterilerle bir kazan-kazan anlaşması yapma yeteneği olmuştur.
Hikayenin belki de en ilgi çekici kısmı ise Ikea’nın kurucusu Ingvar Kamprad disleksi olmasından dolayı ürünlerin sayısal kodlarını hatırlamakta güçlük çekmesi ve bundan dolayı da isimleri hatırlaması daha kolay olduğu için, Ikea’nın şık ürünlerine İskandinav şehirleri veya adaların adlarını vermesi. Zaten listelerde de Ikea’nın en çok satan ürünleri arasında Poäng sandalye, Malm yatak ve Stockholm halısını görürüz.
Bir IKEA Klasiği Kafesi ve Yemekleri
İlk etapta Kamprad, yeterince doyduğu takdirde tüketicilerin daha uzun süre alışveriş yapacaklarını savundu ve bu fikirle 1958’de Ikea mağazalarında kafeler açmaya başladı. Çünkü Ikea’nın sadece gıda satsa bile dünyanın en büyük perakendecilerinden biri olacağını hesapladı. Sonucunda bu hesaplamasında yanılmadı çünkü her yıl 150 milyondan fazla parça satılan IKEA’nın en çok satan ürünü bir mobilyaları değil, lezzetli İsveç köftesi oldu.
Özetle IKEA
Ikea’yı rakiplerinden bu kadar farklı kılan durum, İsveç kültürünü güçlü bir şekilde yansıtan, problem çözmeye yönelik basit ve mantıklı bir yaklaşımla kendine özgü olan çalışma kültürüdür. Aynı zamanda işbirliğine dayalı çalışmayı da bünyesinde vurgular. Asla hiyerarşi vurgulamaz. Çünkü hataları öğrenmenin bir parçası olarak görür ve burada iş arkadaşları tutumlu, uygun maliyetli çözümler bulmaya teşvik edilir. Yani Ikea iş arkadaşlarını sadece deneyim ve becerilere göre değil, değerlerine ve inançlarına göre işe alır.